Perdenin Ardındakiler – Kendime
Yumuşak bi tınıyla başlıyor şarkım. Güzel şeyler hissettireceğinin ilk sinyallerini veriyormuş gibi melodisi. Yakın zamanda keşfettiğim, sonrasında çıktığım ilk yolculuğumda geceden gün doğana kadar dinlemekten bıkmadığım, hayallere daldıran canımın içi şarkım. Bu şarkıyı neden bu kadar sevdim diye kendime sorarsam eğer; sözleri öylesine yüreğime dokunuyor, beni öylesine başka dünyalara götürüyor ki. Aşkın, o içimizi kıpraştıran, bizi dünyanın en üzgünü de en mutlusu da yapabilen o nirvana duygunun, büyüleyici anlatımına vuruldum herhalde. Anlamak için aşkı destansı yaşamak gerekiyor. Bu da çok az insana nasip oluyor zannımca.
“Seni öpmeden ölürsem, şehrimin yağmurları adına kazınır, yine sana yazarım” diye başlıyor şarkıya. Seni öpmek öyle kutsal ki, ölürsem dahi içimde ukte kalır ve yağmurlarla sana değmeye çalışır hatta ötesine geçer, yağmurları sana kazıtırım, yine de sana ulaşırım diyor. Cümle o kadar derin ki, hissettirdiklerini kelimelerle ifade etmek de haliyle çok zor.
“Seni öpmeden gidersem tutmaz ayaklarım, seni bulmalıyım, kalbine dokunmalıyım” Herkes gitmek zorunda kalmıştır ya da tamamen kendi isteğidir. Gitmek bazen en büyük çaresizlik, bazen de bilinmez maceralara tertemiz bir başlangıçtır.. Çaresiz hissettiğimde hep en çok sevdiğim insanın ismini sayıklarım. Yanımda olmasını, acımı sevgisiyle hafifletmesini arzularım. Gitmeden, o kopuş anında son kez dudaklarından aşkı tatmalıyım. Kalbinden sıcaklığını almalıyım. Çaresizliğin soğuğuna karşı savaşmak için güç toplamalıyım. Seni son kez öpemezsem, beynim ayaklarıma söz geçiremez, gidemem, düşerim.
“Beni sev, beni gör, beni duy ve sarıl” Fark edilmek, sevdiğimiz insan tarafından anlaşılmak, hissedilmek; duygusuzum diye geçinenlerin bile kendinle yalnız kalıp boşluğa düştüğü ilk anda beyninde yankılanır; keşke beni sevseydi, anlatamadıklarımı duyabilseydi ve keşke sarılsaydı da kalp atışını kalbimde hissedebilseydim.
“Kokunu benle sanıp bağrıma basarım” Çöle düşen insan susuzluğundan bitap düşer, suya özleminden uzaklarda bir yerlerde su birikintisi varmış sanır, tükenmiş haliyle koşar koşar durur ya hani. Birini çok severseniz, onu delicesine özlediğinizde kokusu burnunuza gelir, sanki yanınızda bir yerlerdedir ama yoktur. Kokusunu duyup, ‘kokusuna’ sarıldığınız o kişiyi dilerim ki kaybetmezsiniz.
“Seni öpmeden gülersem, topluma kanser yayılır. Dudaklarından soluklanayım” Gülmek içimizde çiçekler açtıran en tatlı eylemlerden biriyken, seninle olamazsam hiçbir anlamı kalmaz. Sen yokken mutlu olursam her şey tersine döner. Toplum buna dayanamaz, infilak eder. Dudaklarından buse almalıyım katliamın ortasında. Dayanacak gücüm yokken öperek hayat bulmalıyım. Ve bizim sevgimizle tüm dünya hayat bulmalı.
“Seni öpmeden uyursam rüyalarım yarım kalır. Bunu yapmamalısın, kabusum olmamalıydın.” Uyku yarı ölüm anıdır. Bir gün sonsuz uykuya dalacağız ve uyumadan önce yarının planını yapacağız. Uyanacağımın garantisi olmayan bi’ sabaha varmadan önce, gecenin karanlığında seni bulmalıyım, vuslat çeken ellerimizi kavuşturmalıyız. Seninle ‘senli’ rüyalarda buluşmalıyız. Ne olur beni rüyalarımdan mahrum bırakma. Ne olur rüyalarımdaki şen şakrak çocukları hayalete dönüştürme.
“Beni sev, beni gör, beni duy ve sarıl. Kokunu benle sanıp bağrıma basarım. Kendime darılır, kendime kızarım.” Kendimle çelişmeme sebep olan sevdiğim. Tüm duygularım için en sonunda dönüp dolaşıp yine kendime kızıyorum. İnsanın kendisiyle kavgası bir başkasıyla kavgasından daha zordur. Çünkü kendin, kendinden başka yere gidemezsin. Sığınacak yerin yurdun yoktur. Mecbur, tüm suçlamalara boyun eğeceksin. Mecbur, savaşmanın anlamsız olduğunu görüp kavgadan yenik çıkacaksın. Ben sevgim yüzünden kendime mağlup oldum…
Takip edilen #perdeninardindakiler #kendime